21 Temmuz 2014 Pazartesi

Bağımlılık

Onunla ilk karşılaşmam mesafeliydi. Onun da diğerleri gibi yapmacık ve suni olduğu ile ilgili ön yargıarım vardı. Artık maymun iştahlı küçük bir çocuk olmadığım için, karşımdakini ambalajına ya da hakkında söylenenlere göre değerlendirmemem gerektiğini artık biliyordum. O yüzden onun o janjanınakanmadım.
Ardı ardına gelen teklifleri defalarca reddettim. Herkesin ona bu kadar bayılmasını da anlayamıyordum. Ona bir şans vermemde en etkili kişi ise kankam oldu. Denemeden hayır dememem gerektiğini söyledi. Sonunda teklifine evet dedim.
O ilk anı unutamıyorum. Bu kadar yoğun ve çekici olmasını beklemiyordum. Ayaklarım yere basmıyordu. Resmen tutulmuştum. O kısacık zaman diliminin bitmemesi için her anı uzata uzata tadını çıkardım.
Damarlarımda onun aktığını hissedebiliyordum. O andan itibaren hayatım boyunca onu asla bırakamayacağımı biliyordum. O artık benim zaafımdı.
Hala da öyle. En kötü anımda, en mutsuz olduğum anlarda sadece onu arıyor, ona ihtiyaç duyuyorum. Teselliyi
onda buluyorum.
Başkaları olmadı mı? Tabii ki oldu. Ama dönüp dolaşıp hep ona geri geldim. Yerine koyamadım, alternatif bulamadım.
Hazır keklerden nefret eden, hele hele çikolata kaplılarsa, o plastik tadı yüzünden yiyemeyen ben, bir browni bağımlısıyım. Ağzımda erimesi, aynı anda hem vucudumun her hücresini seratonine boğacak kadar yoğun ve hem de baymayacak kadar hafif’ hele ki soğuk soğuk dolaba koyduysam!
Ne kadar diyet yapmaya çalışsam, aç kalsam da, özellikle gergin olduğum zamanlarda onu yemek en büyük motivasyonum o.
Şu an günün 2. browni intensini yerken yazıyorum.

Herşeyden vaz geçerim, browniden asla!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder