4 Eylül 2015 Cuma

Olmasa da olur ... mu?

Son zamanlarda TVde bir kamu spotu dolanıyor; “olmasa da olur” Mesela abla çantaya bakıyor, “ay çok güzel olduuu” diyor sonra “olmasa da olur” diyip almıyor. Arkadan bir ses, “Ama eğitim olmazsa olmaz, almayın o parayla vakfımıza bağış yapın” diyor. Düşününce çok mantıklı geliyor, olmasa da olursa niye alıyorsun ki? Yani illa o vakfa bağış olarak vermene gerek yok.  Sadece olmasa da olacaksa alma… Bir arkadaşım da bu reklamdan bağımsız bir sohbette bunu kendisi için yaklaşık 1 senedir uyguladığını söyledi. Onun kalıbı da şu “ben bunu almasam da bir şey kaybetmeden hayatımı sürdürebilir miyim?” Aslında bu format işi daha da minimalize ediyor.

28 Temmuz 2015 Salı

Hidden Roof

Bilen bilir, benim mutfakta harikalar yaratabilen, kendine has tarifleri olan, mükemmel uyumu ve bütünlüğü olan bir menü ve sunum hazırlayabilen bir babam var. Yıllarca çevremizdeki pek çok insan restoran açmasını önerdi. Sırf o yapıyor diye gece 12'ye kadar az yemek beklemedik :)

Yıllar önce babamla bir hayalimiz vardı. Çok özel bir restoran açacaktık. Yemeği zevk için-zevk ile yaptığı için belirli standartları vardı.

 Seri üretim değil, butik bir yer istiyorduk. 3 ya da 4 masa toplamda maksimum 15-20 kişilik kapasitesi olacaktı. 

Kendisi o gün canı ne isterse onu pişirdiği için, istemediği şeyi pişirtemeyeceğimiz için de tek bir menü olacaktı. Mesela bir gün balık gecesi olacaktı, ana balık yemeğinin yanında 10-15 çeşit çoğu deniz mahsulü meze, uygun sunumlar, menüye has tatlılar  ve fasıl kayıtlar ile, bir gün tandır gecesi , bir gün İtalyan gecesi… Haftada sadece 3 gece çalışan bir konsept olacaktı.

Rezervasyonla çalışacak rezervasyon olmadan kimse kabul edilmeyecekti. Garson bulundurmayacak servisi ikimiz yapacaktık ki misafirlerle sohbet edebilelim, yorumlarını alabilelim.

Benim hayalimdeki mekan da İzmirde otantik sokaklardan birinde bir zemin katı olacaktı, hatta belki düşük kot olan 3-5 merdivenle ineceğiniz, dışarıdan içerinin görünmediği, girdiğinizde kendinizi izole ve özel hissedeceğiniz bir yer.
Mesele maliyet olmayacaktı belki 4-5 sene kendini zor döndürecekti ama bu iş bizim için en özel şey olacaktı.

Tabii ki hayal olarak kaldı. Ne denemeye vakit oldu, ne buna uygun maddi kaynak oldu, ne de mümkün kılacak sağlık şartları.
 
Neyse geçmişi kenara bırakalım geçenlerde bir arkadaşımın doğum gününde tabii ki benden beklendiği üzere ilginç bir şeyler aramaya koyuldum. Facebook'ta gördüğüm bir sayfayı hatırladım. “Hidden Roof”  Alternatif bir çeşit mekan olduğu belliydi ama tam çözemedim. Biraz inceleyince anladım ki bir arkadaşımız da burayla ilişkili.

28 Ocak 2015 Çarşamba

Kumpass’a düştük!

Evden Kaçamayış (temsili)
Minnak kardeşim ve benim en sevdiğimiz oyunlardan biri ingilizce “room escape” diye geçen, Türkçe meal’i Odadan kaçış oyunlarıdır.  ( Osmanlıcaya alıştırma yapıyorum yakında Osmanlıca konuşmamız istenecek zaar)  Oyunun amacı esasen bir oda veya evden çıkmak. Ama kapıyı açıp hoop çıkarım diye bişey yok. Ortalıkta düşman olmasa da kaçmak biraz beceri istiyor. İpuçlarını toplayarak şifreleri buluyor kutuları ya da kapıları açıyorsunuz, oradan hoop bir şifre daha, bi şifre daha derken sonuda kaçıveriyorsunuz. Temel mantık bu. Ama genellikle de ürkütücü arkaplan müzikleriyle gergin oluyor ve eski ve kasvetli bir ortamda geçiyor.

Geçenlerde maşukum bir firsat sitesinde bir ilan görmüş. Bu ilanda “Kumpass - izmir’in ilk evden kaçış oyunu” yazıyormuş. Bir inceledik ki meğer bizim evden kaçış oyunları gerçek hayata geçirilmiş (vallahi benim aklıma gelmişti!)

22 Ocak 2015 Perşembe

Biz Tatil Böcekleri, Selimiye, Leziz Yemekler ve Ruh Dinlenmesi

Hani unutulmayan tatiller vardır ya, bu yaz onlardan birini yaşadım.

Unutamayacağım bir sahil kasabasında, unutamayacağım bir mekanda, değerli ev sahipleriyle, çok güzel ve huzurlu bir tatil geçirdim.


Yol manzaraları
Kasabanın adı; Selimiye. çok yıllar önce kardeşim teyzemlerle gitmişti. Anlata anlata bitirememesinden bıkmıştım, ama sözlerinin hiç birinin abartı olmadığına kendim görmeden inanmadım.