24 Şubat 2014 Pazartesi

Zamane Aşklarına Kedi Yaklaşımı


Garip bir arkadaşlıktır insanla kedinin dostluğu. Örnek alınası. Kedilerine bağlanıp deli olan “kedili kadın” formatından bahsetmiyorum tabii ki. Antik Mısırdan bu yana süren özgür bağlılıktan bahsediyorum. Bu özgür arkadaşlık, önce köpeklere alışmış olan insan ırkında kedi nankördür algısı yaratmış maalesef. Oysa bu ilişki incelendiğinde günümüz kadının aradığı ilişki tipi olduğu görülebilir.

Peki nedir bu özgür arkadaşlık?

Bir kere, bir kediyi köpekler gibi bir direğe bağlayamazsınız, kuş gibi bir kafese alamazsınız. Hatta tek bir odanın içine tıkılmak bile bir kedi için cinnet sebebidir. Tasmayla gezmeye alıştırılmış bazı kediler olsa bile çoğu kedi karşıdır bu fikre. İstediği an istediğini yapabilmelidir. Yapmak zorunda değildir, ama yapabilmelidir. Kucağınızda biraz fazla mı sıkıştırdınız? Sıyrılıp gidebilmelidir.

Ama ne kadar özgürlüklerine düşkün olsalar da
kediler bölgelerini terk etmezler. Yani başına bir şey gelmediği sürece evden kaçıp dönmeyen bir kedi hikayesi duymazsınız. Çıkıp gezse bile geri gelir. Hatta pek çoğu evden çıkma gereği dahi duymaz.

Domestik kediler genellikle avlanmazlar, ancak sokak kedisi bakan insanlar bileceklerdir. Beslediğiniz kedi bir avcıysa, avladığı her hayvandan bir tane de size avlar. Kapınızda ölü böcek veya fare bulmanız size yapılmış bir büyü değil, avcı kedinizin size minnetini göstermek için yemeğini sizinle paylaşmasıdır, sevgi gösterisidir.

Kedileri iyi tanımayan insanlar zanneder ki, kediler sadece kendi canları isteyince ortaya çıkar ve sevdirirler. Bu tam anlamıyla doğru değildir. Sevginin karşılıklı bir eylem olduğunu iyi bilirler. Şunu hatırlayın, anneniz sizi besliyor diye her istediğinde sizi sıkıştırıp öpmesine izin verir miydiniz küçükken? Ben annemin sevgi ısırıklarından oda oda kaçtığımı bile bilirim. Öyleyse, kedinizin istemediği zaman bile kendisini mıncıklatmasını nasıl beklersiniz?

Ama kesinlikle kara gün dostudurlar. Mutsuzsanız, hastaysanız, üzgünseniz, ağrınız varsa, moraliniz bozuksa… yani onunun sevgisine ne zaman ihtiyacınız varsa, kediniz yanınızdadır. Yumuşak yumuşak kucağınıza kıvrılır, bazen gözyaşlarınızı yalarlar.

Sevgilerini göstermek istediklerinde de bunu inanılmaz coşkulu ama asil bir şekilde yaparlar. Minik patilerinin üzerinde yükselir, yumuşak yumuşak bacaklarınıza sürtünürler. Hambur lumbur koşup üzerinize atlama alışkanlıkları yoktur.

İnsanlar kedilerin kendilerini onlardan büyük gördüğünü sanır. Oysa ki sizinle arasında bir ast-üst ilişkisi hissetmezler. Hiyerarşik yapı günümüzün domestik kedilerinde yoktur. Köpekler gibi sürü mantığında olmadıkları için, sahibi arkadaşıdır, efendisi değil. Sizin yaptıklarınızı yapma hakkı görürler. Sizin sandalyenize oturmak, sizinle televizyon izlemek, sizle uyumak bu nedenle ona doğal gelir. Amacı size hakaret etmek değildir.

Gururludurlar. Kolay incinirler. Hakaret edildikleri, şiddet gördükleri zaman önce küserler. Bir daha yaptığınızda ise karşılığını verirler.  Belki o an değil, ama intikamını alırlar. 

Arkadaşlıklarının yanında farklı güzel özellikleri de var kedilerin.
Mesela temizdirler, Mistik şifacıdırlar. Garip bir şekilde nereniz ağrıyorsa orayı hisseder gidip oraya otururlar. Gariptir oturup ısıttıkları yerin ağrısı da geçer. Ama konumuz bunlar değil.

Konumuza dönmek gerekirse, yeni neslin kadınları aşk hayatlarında benzer bir özgürlük gerekiyor.  Sıkmadan, zorlamadan, kısıtlamadan ama ihtiyaç duyduğunda, kötü anında yanında olarak. Eskisi gibi fedakar, hep kendiden ödün veren taraf olmanın yanlış olduğunu görebiliyoruz artık. Tıpkı bir kedi gibi asil, narin, nazlı ama güçlü olmak gerek. Hayır demeyi bilmek, evet demekten korkmamak gerek. Gerektiğinde arkanı dönüp uzaklaşmayı bilmek ama her pürüzde kolayca çekip gitmemek gerek. Mecbur kalmamak ama vazgeçmemek gerek. Artık bizim nesile huzur vermek, huzur beklemek gerek. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder