Garip bir arkadaşlıktır insanla kedinin dostluğu. Örnek
alınası. Kedilerine bağlanıp deli olan “kedili kadın” formatından bahsetmiyorum
tabii ki. Antik Mısırdan bu yana süren özgür bağlılıktan bahsediyorum. Bu özgür
arkadaşlık, önce köpeklere alışmış olan insan ırkında kedi nankördür algısı
yaratmış maalesef. Oysa bu ilişki incelendiğinde günümüz kadının aradığı ilişki
tipi olduğu görülebilir.
Peki nedir bu özgür arkadaşlık?
Bir kere, bir kediyi köpekler gibi bir direğe
bağlayamazsınız, kuş gibi bir kafese alamazsınız. Hatta tek bir odanın içine
tıkılmak bile bir kedi için cinnet sebebidir. Tasmayla gezmeye alıştırılmış
bazı kediler olsa bile çoğu kedi karşıdır bu fikre. İstediği an istediğini yapabilmelidir. Yapmak zorunda değildir, ama yapabilmelidir. Kucağınızda
biraz fazla mı sıkıştırdınız? Sıyrılıp gidebilmelidir.
Ama ne kadar özgürlüklerine düşkün olsalar da
kediler bölgelerini terk etmezler. Yani başına bir şey gelmediği sürece evden kaçıp dönmeyen bir kedi hikayesi duymazsınız. Çıkıp gezse bile geri gelir. Hatta pek çoğu evden çıkma gereği dahi duymaz.
kediler bölgelerini terk etmezler. Yani başına bir şey gelmediği sürece evden kaçıp dönmeyen bir kedi hikayesi duymazsınız. Çıkıp gezse bile geri gelir. Hatta pek çoğu evden çıkma gereği dahi duymaz.
Domestik kediler genellikle avlanmazlar, ancak sokak kedisi
bakan insanlar bileceklerdir. Beslediğiniz kedi bir avcıysa, avladığı her
hayvandan bir tane de size avlar. Kapınızda ölü böcek veya fare bulmanız size
yapılmış bir büyü değil, avcı kedinizin size minnetini göstermek için yemeğini
sizinle paylaşmasıdır, sevgi gösterisidir.
Kedileri iyi tanımayan insanlar zanneder ki, kediler sadece
kendi canları isteyince ortaya çıkar ve sevdirirler. Bu tam anlamıyla doğru
değildir. Sevginin karşılıklı bir eylem olduğunu iyi bilirler. Şunu hatırlayın,
anneniz sizi besliyor diye her istediğinde sizi sıkıştırıp öpmesine izin verir
miydiniz küçükken? Ben annemin sevgi ısırıklarından oda oda kaçtığımı bile
bilirim. Öyleyse, kedinizin istemediği zaman bile kendisini mıncıklatmasını
nasıl beklersiniz?
Ama kesinlikle kara gün dostudurlar. Mutsuzsanız,
hastaysanız, üzgünseniz, ağrınız varsa, moraliniz bozuksa… yani onunun
sevgisine ne zaman ihtiyacınız varsa, kediniz yanınızdadır. Yumuşak yumuşak
kucağınıza kıvrılır, bazen gözyaşlarınızı yalarlar.
Sevgilerini göstermek istediklerinde de bunu inanılmaz
coşkulu ama asil bir şekilde yaparlar. Minik patilerinin üzerinde yükselir,
yumuşak yumuşak bacaklarınıza sürtünürler. Hambur lumbur koşup üzerinize atlama
alışkanlıkları yoktur.
İnsanlar kedilerin kendilerini onlardan büyük gördüğünü
sanır. Oysa ki sizinle arasında bir ast-üst ilişkisi hissetmezler. Hiyerarşik
yapı günümüzün domestik kedilerinde yoktur. Köpekler gibi sürü mantığında
olmadıkları için, sahibi arkadaşıdır, efendisi değil. Sizin yaptıklarınızı
yapma hakkı görürler. Sizin sandalyenize oturmak, sizinle televizyon izlemek,
sizle uyumak bu nedenle ona doğal gelir. Amacı size hakaret etmek değildir.
Gururludurlar. Kolay incinirler. Hakaret edildikleri, şiddet
gördükleri zaman önce küserler. Bir daha yaptığınızda ise karşılığını
verirler. Belki o an değil, ama intikamını alırlar.
Arkadaşlıklarının yanında farklı güzel özellikleri de var
kedilerin.
Mesela temizdirler, Mistik şifacıdırlar. Garip bir şekilde nereniz ağrıyorsa
orayı hisseder gidip oraya otururlar. Gariptir oturup ısıttıkları yerin ağrısı
da geçer. Ama konumuz bunlar değil.
Konumuza dönmek gerekirse, yeni neslin kadınları aşk hayatlarında benzer bir özgürlük gerekiyor. Sıkmadan, zorlamadan, kısıtlamadan ama ihtiyaç duyduğunda, kötü anında yanında olarak. Eskisi gibi fedakar, hep kendiden ödün veren taraf olmanın yanlış olduğunu görebiliyoruz artık. Tıpkı bir kedi gibi asil, narin, nazlı ama güçlü olmak gerek. Hayır demeyi bilmek, evet demekten korkmamak gerek. Gerektiğinde arkanı dönüp uzaklaşmayı bilmek ama her pürüzde kolayca çekip gitmemek gerek. Mecbur kalmamak ama vazgeçmemek gerek. Artık bizim nesile huzur vermek, huzur beklemek gerek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder